Arz=Taban, ayak basılan yer; Semâ=gök, uzay, feza, Esir ve boşluk olan her şeydir demiştik. Sema “tekil” değildir ve genelde SEMAVAT=Semalar çoğulu ile âyetlerde yer almaktadır. Kelime kökeni ise “yükselmek” olup, Semâ=YükselDİ geçmiş zamanını bildirir.
Denizlerin 8 km altından yeryüzünün “Cevvis Semâ” yani uçucuların yükselebildiği kata kadar hayat hakkı tanıyan Biyosfer ilk gök katmanıdır. Burada Aerodinamik yasaların yasa koyucusu Rabbimizdir.
Atmosferin diğer ismi de “Sakfi Mahfuz”dur ve gazların mahfuz yani çekime tutulduğunu ve aynı zamanda dünyayı MUHAFAZA ettiğini anlatır. Bu gazlar da 7 ana gazdır: Karbon, Oksijen, Nitrojen, Hidrojen, Klor, Fluor, Kükürt... Diğerleri eser miktarda rastlanan başka yedilerdir. Örneğin Helyumdan başlayarak 118. elemente kadar 7 asal gaz vardır ve bunlara evrende bol; fakat dünyamızda çok az rastlarız.
Böylece bizler atmosferin daha önce sıraladığımız 7 tabakasından (Sferlerden) sırayla her birine binerek yükseliriz. Bu 7 katmanın diğer adı da “Dünya göğü” ya da gökyüzü diye bildirilmiştir. (Nuh-15)
Ne var ki, bu tek gökten daha “yüksekte” semalar yani gökler olduğu haber verilmiştir. TaHa/4’de “ulu, yüksek gökler” (Es semâvât-ı ulâ) denir ki, bunları uzay yolculuğumuz boyunca daha sonra izleyeceğiz. Burada ele aldığımız birinci semâ, âyetlerdeki “her kevkebin=gezegenin” ya da her Arz’ın semalarıdır.
Gök cisimleri yuvarlak olduğu için, onları mahfuz edip kuşatan semalar da yuvarlaktır. Yuvarlak terimi Kur’an’da “Kürre=bildiğimiz küre” olarak bildirilmiştir. Bunun türevleri de aynı anlama gelmektedir. Örneğin Kuvviret=bir şeyi beline sarmak, yün topu sarmak, küresel biçimde kuşak dolamak, köşeli ya da pürüzlü bir şeyi yuvarlamak üzere törpülemek, küre biçimi vermek, ekleyerek küreyi büyütmek düz bir şeyi derlemek, dermek, bükmek, yuvarlamak, bombeli biçimde kıvırmak anlamındadır. Kur’an’da Sureye adını veren Tekvir ve bundan türeyen Kevr ayeti gibi yerlerin ve göklerin durulup bükülmesi, olan UZAY-ZAMAN BÜKÜLMESİ, uzay-zamanın düz değil geodezik olması, Rîemann küresel uzayı anlatılmıştır. Anlaşıldığı üzere Küre (yuvarlak) ve bunun türevi olan Kevr ve Kuvvire, bir “KUVVET İLE KÜRELEŞTİRMEK” anlamına gelmektedir. Küreselliği “bir takım kuvvetler” oluşturmaktadır. İşte şimdi bunları gündeme getirelim:
• Çekim nedeniyle her cisim kendi hâline bırakılınca küreleşir. Çünkü küre ideâl biçimdir. Kürenin köşeleri, altı-üstü, dört bucağı yoktur. Burada ÇEKİM (Gravitation = Câzibe) KUVVETİNDEN söz edildiğini ve çekimin bir göksel cismi doğal olarak “YUVARLADIĞI” anlatılmıştır. Bu kuvvetin klâsik adı “MERKEZCİL KUVVET”tir. Merkezcil kuvvet Kur’an’da pek çok ikili içinde verilmiştir. Önceki ciltlerimizden hatırlanacağı üzere Hûnnes=Merkezcil kuvveti; Künnes= Merkezkaç kuvvetini anlatmaktadır. Yer ve göğün bitişikliği merkezcil kuvvetten olan RATK ve bunların ayrılması MERKEZKAÇ kuvvetten olan FATK (Fetekna=Ayırım, faz ayrılması, bileşenlerin elemanlarına çözünmesi, elektrolizde kutuplanma) etkisindendir.
Mikro düzeydeki sistemin korunmasına örnek olarak, Saffat suresinin iki türlü yorumunu verelim:
“Saf tutup, saftan çıkaran ve bu sırada zikr eden şeyler hakkı için yemin EDERİM Kİ, HEPİNİZİN İLÂHI BİRDİR. ” (Saffat–1)
Burada, Saf tutan Safiyyun meleklerinin yorumu, çoğu tefsirde geçer. Fakat “Şeyler” denildiği için, bunun tefsirine de işaret edilmiştir. Bu magnetosfer örneğinde olduğu gibi, elektromagnetik akıların parçacıkları özellikle Şıhabları ya da en azından elektronları tutmasıyla ilgilidir. Elektromagnetik dalgaların ve diğer yörüngesel elektron benzeri “mini" zerreler âleminin felekleri yani SAF’larından söz edilmektedir. Bunlar magnetik kalkanımızın kuvvet çizgilerine önce tutulurlar, yani SAF’fa girerler. Sonra bir aşağı inmeyip, orada tutulurlar ve ne saf dışında kalır ne saf içinden aşağı inerler. Yine mikrofizik düzeyinde bir tefsir de, atomun safları olan elektron seviyeleri çemberleridir. Elektronların yörünge, spin ve doğuya sapma olarak 3 yönlenmesi de bildiriliyor.
Fotonlar, bu çembere çarptıklarında, elektron koparak, saf dışı bırakırlar. (Galvanometri, fotosel olayları gibi). Zikir de burada, titreşim frekans ve rezonans değerlerdir. Görüldüğü gibi Kur’an âyetlerinin tefsiri, bilimin bulgularıyla daha da genişliyor ve sırayla 7 anlamını birden günbegün “Âlimlere” açıyor.
Merkezcil kuvvet en küçük birim olarak proton-nötron içindeki kuarkları bir arada tutan Gluon parçacığıdır. Çekirdek elemanlarını bir arada tutan merkezcil kuvvet ise Güçlü çekirdek kuvvetidir. Atomu oluşturan yani çekirdek yöresine elektronu bağlayan ise “Elektromagnetik Kuvvet”tir. Elektron hem küresel YÖRÜNGESİNDE döner hem de kendi çevresinde döner ve bu durum birbirini dengeleyen iki kuvvetin TERAZİLENMESİNİ doğurur. Böylece elektron ve proton birbirini belirli bir uzaklıkta tutar ya da klâsik deyimle merkezkaç ve merkezcil kuvvet birbirini dengeler, çeken ve çekileni eşit bir uzaklıkta tutar. Elektron hem kendi çevresinde (gece-gündüz hareketi yaparak) döner, hem de proton çevresinde (yıldönümü hareketi) ile döner ve bu dönme sisteme DENGELENME-TERAZİ kazandırır.
Bütün göksel cisimler de böyledir: Bir cisme uydu olan diğer daha küçük cisimler, hem yörüngeye oturur, hem de kendi çevrelerinde dönmeye çalışırlar. Ay çevremizde döner, dünya da güneşin çevresinde döner.
“Göksel bir cismi uzaya bıraktığımızda onun bir yörünge üzerinde (Dinamik güç verilirse) ilerlediğini ya da (Statik ise) orada durakaldığını” bize Galile tespit etmiştir. Bu da eylemsizlik ilkesinin doğumudur.
Atomdan yani elektronun mini 7 göğünden başlayarak bizzat bütün evrene kadar her şey KÜRESELDİR ve merkezkaç ile merkezcil kuvvet dengesinden küresellik doğmaktadır. Yörüngeler de (elektronda olduğu gibi) küreseldir. Elektron 7 tabakadan büyülendiğinden dönmeye başlar.
Comments