KESİM : 66 LEVITIC ASCENCİON
TÜNELE TIRMANANLAR
Kendiliğinden havalanma olayında, özellikle hipnoz ile katalepsiye girmek yani pozitif deri direnci kazanmak zorundadır. Böyle biri ne kadar nârin yapılı da olsa, kaskatı biçimde kalır, kırılmaz. Magnetizör kimse tarafından (yerçekimine karşı) havalandırılabilir.
Katalepside hipnoz ile dondurulmuş bir insanın yere yapışmasını sağlayan çekim kuvveti kütlesine eşittir. Örneğin 70 kg. dır. Ama ondaki -70 kilogramlık SOYUT BEDENE yapılan bir takviye sonucu bu dengeyi bozarsınız. Onun eksisine 25 kg. daha eklediğinizde; (-70-25)+ (+ 70) = 70-95 =-25 kg bir TERS ÇEKİM olarak (Levitation denen elmanın göğe düşmesi, ya da eksi insanın, bir eksi meleğin uçması) gerçekleşir. O zaman da bu insanın HAVALANDIĞINI görürüz. O tünel çekimine kapılmıştır. Aynı tünele rüyalarda da yutuluyoruz.
Rüyada sözünü ettiğimiz Tünele yükseliyor, geçici bir ölüm sayılan uyku ile bedenimizin +70 kilosunu geride bırakıyoruz. Ya da bu uykuyu hipnoz ile sürekli hale getirebiliriz. Hipnoz altındaki bir insanı, evine gönderebilir ve o an evde ne varsa öğrenebilirsiniz.
Ya da UYANIK UYKU veya içe dönme yöntemiyle ZİKİR ve MEDİTASYON ile bedensiz astronomi yapmak üzere bu yola girer, Pirî Reis gibi, Mir’ac’a ilk adımı atarız. Bu gidiş SOYUT BİR YOL, sıfırdan küçük bir CADDE olan tüneldir. Bu tünel, cadde dünyamızın çevresindeki caddeye dik bir çap olarak süper uzaya çıkmaktadır.
Bu tünel kavramı bize soyut gibi görünürse de. “Hint fakirlerinin”, açıkhavada yaptıkları, ip ile tünel deneyi, inanılmaz bir somut tünel örneğidir:
Bir açık hava düşünün, kırlık bir bölge, ortada ne bir ağaç, ne direk ne de havada görünen bir şey vardır. Deney yöresi açık alan!
Hint fakiri, eline bir kaval tipi nefesli çalgı alıyor, hasır sepetini açıyor ve sepetteki bir halat, müzik eşliğinde kıvrılarak havalanmaya, yukarı çıkmaya başlıyor... Bir yılan ya da canlı değil, alt tarafı bir cansız halattan söz ediyoruz.
Sonunda halat 4 metre yukarı çıkıyor, sonrası birden görünmüyor!.. Yani meçhul bir yere girmiştir, saklanmış gibidir. Orada hazır bulunan bütün bilim adamları ve gözlemciler şaşkınlıkla şu soruyu soruyoruz:
Bir ip nasıl havalanır ve başı “Gökte yok olur?”
Dahası da var: Havadaki halat çok sağlam görünmez bir kancaya takılıymışçasına gergindir. Hint fakiri, bu urgana tırmanır. O da halatın başının kaybolduğu yere ulaşır. Tırmanışını sürdürdükçe önce başı, sonra bütün vücudu o görünmeyen açık havada kaybolur, sır olur!..
Görünmeyen fakir, biz resmi bilimcilerle alay edercesine bu kez halatı yukarı toplar ve halat da yok olur. Gözden silinerek, bize kendilerini aratırlar...
Daha sonra da aynı yoldan, halatı sarkarak ortaya çıkar. Fakir de aşağı iner, kavalını çalar, halat bir yılan gibi kıvrılır ve yukarıdaki meçhul bağlantıdan koparak aşağı düşer.
Daha doğrusu yukarıdaki şey her neyse onu bırakır.
Bilime göre bu “halusinasyon, toplu hipnoz, şarlatanlık, göz boyama, illüzyon” diye değerlendirilir. Üstelik çektiğimiz filmde de, hiçbir hile bulunamaz.
Ama nedense filmi üniversite imha eder ya da söyledikleri gibi kaybettirip askerî programa alındığı için devlet sırrı olarak, unutulmasını ister.
Tünellerin hünerleri saymakla bitmez: Tayyı Mekân denen teleporitasyon olayı, gözden silinme, ışınlanma, veloction, demateryalizasyon gibi, daha sayılacak bir sürü tünel işlevi vardır.
Hint fakirinin başına gelenler ile şeytan üçgeni kurbanlarının, kendiliğinden yananların, Philadelphia deneyine katılan ve görünmez olan tayfaların durumu ortaktır. Ortak eylem TÜNEL olayıdır:
Çekimin artı-eksi değerlerinden birinin yükselmesiyle, eksi ya da artı bedenlerden biri baskın; diğeri çekik kalır, denge bozulur ve insan dış uzayından iç uzayına geçer. İç uzay tünel çapı yönüdür.
Tünelden ise Levitation (ters çekim) mekânizması sorumludur.
Comments