Kuantların en küçüğü, dolayısıyla madde sınırının en sonu olan tamamen hayalet parçacıklar nötrinolardır. Hem madde hem madde ötesi soyut bir yapıdadır ve madde tabusunu yıkan son derece sessiz parçacıklardır. Nötrinoların spini vardır ve magnetik alana paraleldir.
Bu avantajla, çok kolay kuantlaşabiliyor, böylece diğer üç boyuta yan bir pencereden giriyor ve maddi parçacık oluveriyorlar.
Nötrinolar hem maddedir ve bizdendir, hem de değildir ve madde ötesindedir. Esrarengiz nötrinolar birer “Hayalet”tir. Yükleri ve magnetik alanları olmadığından maddeyle etkileşmezler. Sanki madde onlara saydam gelir, içinden geçer giderler. Her mesammata nüfûz ederler.
Nötrinolar zayıf çekirdek kuvveti ile ilişkilidir ve radyoaktif Beta bozunmalarından sorumludurlar. Eğer güçlü nükleer kuvvet kendi başına çekirdek dışına çıkmaya kalksaydı, evrenin her noktasında bir hidrojen bombası patlardı. Nötrinoların görevi bu çekirdek kuvvetini çok sayıda nötrino “Zayıf nötr akımlar olarak” bir sünger gibi emip, sübap gibi dengeleyip uzaya yayarlar.
Açığa çıkan enerji nötrinolara bölüştürülür. Bu yüzden onlara “Frenleme” akımı da deniyor.
Nötrinolar daha yaratılış patlamasında bütün evreni doldurmuşlar ve dokumuşlardır. Bu nedenle ünlü Kuantumcu L. de Broglie, nötrinoları “Esîr denizi” diyerek nitelendirmişti. Aynı mantıkla, “Gizli değişkenlerin” ta kendisi sayılmışlardır. Ne var ki kuantlaşmış nötrinoların da ışıktan hızlı gitmesi yasak. O zaman birbirinin tıpatıp davranan iki parçacığı (madde ve anti madde) ışıktan hızlı olarak aynı davranışa zorlayan komutu nötrinolar iletemez.
Hatırlanırsa, polarizasyon ölçümlerinde karşılıklı sonuç gelmektedir. Yaratılan, parçacık ve anti-parçacık çifti, birbirinden çok uzak hatta paralel evrenlerde de olsa, birbiriyle tıpatıp aynı davranışa giriyordu.
Sanki kuantum bilgisi, buradaki gözlemlediğimiz bir parçacıktan, zaman içinde geriye giderek, o bir çift parçacığın yaratıldığı “Sıfır” anında, gözlemlemediğimiz ötekine bu bilgiyi nakletmektedir.
İşte bu bir çift parçacığı birbiriyle PARALEL (evrenleri de PARALEL EVRENLER) olmaya zorlayan şey Rosen’in “Ödemeler-dengelemeler” ve Einstein’ın “Gizli değişkenler” dediği önermelerdir.
Gizli değiştirmelerin Nötrinolarca yapılıp yapılmadığını tartışırken, nötrinoların da ışıktan hızlı gidemeyecekleri yasağı karşımıza çıkıyor.
Kuantum, fiziğinde, bilindiği gibi bireysellik ve aralarında mesafe vb. yoktur. Sanki her bir birey bir BÜTÜNE açılır. Bu açılışı da mekânın dördüncü boyutu olan “Tüneller” aracılığıyla gerçekleştirdiğini biliyoruz. (Evrenin üçüncü düzlemi).
Bu bütünde “Senkronizasyon” denen eş zamanlılık ve külli (tümellik, Globular oluş, bütünlük ve karıştırıcı kural) vardır…
Kuantlar ölçeğinde her şey sanki birer ada gibi birbirinden bağımsızdır ama bu sayısız adaların alttan okyanus tabanından birbirine kara bağlantıları vardır; Böylece her birey. (Cüz) tüm olana (külle) bağlanmaktadır. Her birey özdeşleşip, aynılaşmaktadır. Dolayısıyla her birey bu ada altındaki (Tünellerden) o bütüne bağlanıp, kendi gibi düşünen ya da eşiti olan bir başka bireyle de normal ötesi bağlantıya geçebilir. Bu iki parçacık da olabilir, iyi telepati yapan iki insan da...
Nötrinolar bu görevi yapabilirler mi? Eğer nötrinolar burada gözlediklerimizse, ışıktan hızlı gidemezler. Eğer Hilbert uzayına saklanmış ve spin yapamamış nötrinolar ise, bunlar zaten kuantlaşmadıkları için, ışıktan hızlı evren olan MADDE ötesindeki soyut kütlenin sonsuz özenerjisi üyesidir.
O zaman biz nötrinoları oradaki bu asıl enerjinin bir bölümü olarak görebiliriz. Böylece gizli değişkenler olmaya zaten hak kazanırlar. Fakat orada ışıktan hızlı daha birçok kavram varken, niçin illâ da nötrinoları gizli değişkenler olarak önerelim?
Evrenimizdeki nötrinoların ise birer KÜTLESİ olduğu belirlendiğine göre, zaten onlar da ışık hızı yasağına uyuyorlardır. Kaldı ki, “Gizli Değişkenler” nötrino ve antinötrino eşlenikler arasındaki kuantum bilgisini de iletiyorlar olmalıdır. Bu durumda nötrinoların bizzat gizli değişkenler olması mümkün değil. Zaten gizli değişkenlerin beşinci boyut olan “Akıl” (Gözlemcinin zihni) ile olan ilgisindeki bilinç kavramını nötrinolar üstlenemez. Bilinç bambaşka bir şeydir ve daha da ötededir, madde ötesinde...
Böylece, psitronların ve nötrinoların akıl-madde iletişimini üstlenen GİZLİ DEĞİŞKENLER olamayacağını anlıyoruz. Gizli değişkenler, son ihtimalle Takyon denen anomali (eksi ihtimal) varlıkları olup, bilinç şuur işlerinden de sorumlu olmalıdırlar. Yeni bölümde bu olguyu izleyelim.
Comments