KESİM : 60 BANACH-TARSKİ ÇELİŞKİSİ
KÜÇÜK-BÜYÜK FARKI KALKIYOR
Cantor ve Hilbert’in “Sonsuz ötesi matematiğini” analiz eden ve yine Zig-Zag’dan olan Leh asıllı Banach ve Tarski, inanılmaz bir şeyi ispat etmişlerdir: En küçük şeyden en büyük şey (ve sonsuz tane başka şey) yapılabiliyordu.
Tarski-Banach bir daire çizdiler, sonra bu dairenin çapının yarısı kadar içine bir daire daha çizdiler. Bu simit benzerindeki eşmerkezli daireden küçüğü içindeki “SONSUZ” tane matematik elemanının iki katı, büyük daire içinde de yer alıyordu. Eğer küçük daire “Sonsuz” kabul edilirse, büyük daire “İki kat sonsuz” dur. Bu da klâsik matematiği yerle bir eder.
Çünkü “Sonsuz” demek, kendine artık hiçbir sayı eklenmeyen, düşünülebilecek en büyük sayıdır. Böylesine en büyük sayı, nasıl olur da “İki kat” olarak büyür? Ya da tersine sonsuz sayısı nasıl iki tane sonsuz olarak bölünür?
O halde sonsuzdan büyük sonsuzlar da vardı. Hâlbuki sonsuzun yarısı ve iki katı düşünülemez. Klasik anlayışa göre, sonsuz sonsuzdur ve bir bütündür, ikiyle çarpımı ya da ikiye bölünmesi yine sonsuz sonuç verir.
Tarski-Banach dairelerini sonsuz yerine “sıfır”diye de kabul edebilirsiniz. Örneğin büyük daire boştur sıfırdır ve küçük daire bunun yansıdır. Yani sıfır ikiye bölünebiliyor!..
Ya da tersine küçük daire sıfırdır. Bu kez büyük daire iki kat sıfırdır. Yani sıfır ikiyle de çarpılıyordu. Ne var ki, sıfır ile çarpılan ya da bölünen bir sayının sonucu yine sıfır çıkması gerekirken artık bu yanlış sayılmamaktadır.
Böylece klâsik matematiğin sonu gelmişti, geometrinin de... Riemann üçgeninde iç açılar toplamı üç dik açıdır. Bugün geometri sonsuz boyutludur. Matematik de sonsuz ötesinden başlamakta, sıfıra inişe geçmekte, sıfırdan da ötede eksi sonsuza, sonra da soyut sonsuza açılmakta, sonu gelmemektedir.
Fizik ise soyut yasalar güdümünde “ALLAH YOLUNA” girmiştir.
Banach-Tarski çemberi iki boyutludur. Şimdi bunu üç boyutlu bir küre olarak ele alırsak, istediğimiz olay ortaya çıkacaktır:
İki matematikçi, bir futbol topunu alıp eşit olarak 12 parçaya dilimlediler. Sonra dilimleri bozmadan, “Güneşten büyük bir top” oluşturdular ki, iki top da birbirine değerce eşittir, (iç-içedir).
Böylece bir atomu da dilimleyebilirsiniz ve sonra o mini dilimleri birleştirerek, “Evrenden büyük bir yuvarlak” yapabilirsiniz.
Hilbert de, kendi en küçük aralığının, türlü eksponansiyel artışlarla, en büyük aralık haline geldiğini göstermiş, teorilerime “en küçük Esîr tünelinden, en büyük evren tünelini oluşturabiliriz” ispatı getirmiştir.
Dolayısıyla küçükten büyük; büyükten küçük oluşturulabiliyordu. Bir kum tanesini alıyor, (onun Planck uzayından Hilbert uzayına girdiğinizde) birden kendinizi evrenin dışında buluyorsunuz. Bu kez, evren, bir kum tanesi kadar küçüktür. Evrenin içindeki her bir kum tanesinin içi evrenin dışındadır.
Yukarıdaki evren, aşağıdaki evrene yansır. Yaşayan bilinçli bir organizma olan evren, büyükten küçüğe sıralanmıştır.
En küçük kesir ardında BÜTÜN EVREN vardır. En büyük tam sayı içinde de BİREYSEL sonsuz evrenler vardır.
Atomların göbeğindeki bireysel her tünel, bütün evrene açıldığı gibi, bütün evren de atomun göbeğinde saklıdır.
Bu yandaysanız evrene, başınızı kaldırıp, gökyüzü niyetiyle bakarken; öte yana geçerseniz, en küçük pencereden, evreni DIŞARIDAN seyredersiniz.
Tüneller atomdan küçük; evrenden büyüktür. Tünel içine giren evrenin dışına çıkmış olur. Tünellere saklanmış biri evrene bakınca, o tüneller evren yanında önemsizmiş gibi görünür. Yukarıdaki ile aşağıdaki evrenlerin biri dev; diğeri miniktir, ama aynı yerde buluşup, aynı şey olmuşlardır. Tıpkı din-bilim buluşması gibi.
Comments